Üç tarafı sularla çevrili olan Türkiye'nin bu imkandan yeterince faydalanamadığı ortadadır. Su ürünlerinin ekonomideki yerinin yüzde 4-5'lerde olduğu düşünülürse bu alanda ülkemizin ne kadar geri kaldığı daha iyi anlaşılır. Her tarafımız denizlerle çevrili olmasına rağmen balık tüketimimiz çok düşüktür. Örneğin Japonya'da kişi başına yıllık balık tüketimi 60-70 kilolara kadar varabilirken, Türkiye'de kişi başına gramlar mertebesinde bir balık tüketimi vardır. Bu da denizlerimizden hiç faydalanmadığımızı göstermektedir(5).
Türkiye'de balık çiftlikleri bugüne kadar hep engellenmiştir ancak iyi değerlendirildiği takdirde büyük verim elde edilebilir. Bodrum'da Salih Adası civarında üretilen levrek ve çipuradan elde edilen gelir yılda 200 milyon Dolar civarındadır. Bu çiftliklerde üretilen balığın büyük bir kısmı Avrupa'ya ihraç olarak gitmektedir.
Öte yandan bir kilo sığır eti elde edebilmek için yaklaşık 7 kilo yem harcamak gerekiyor. Bir kilo tavuk eti üretebilmeniz için, yaklaşık 3.3 buçuk kilo yem vermeniz gerekiyor.
Bu balıktaysa bir kilo balık için 1.7, en fazla 2 kilo yem düzeyinde. Ve balığın et verimliliği de yüksek, yani bir kilo tavuktan alacağınız etle kıyaslandığında balığın et miktarı daha fazla.
Dünyaya baktığımızda, mesela Norveç bir balık ülkesi olmakla birlikte 5 milyonluk nüfusu vardır ve Norveç'in fert başına milli geliri 50 bin Dolardır(6).
Türkiye yılda 130 bin ton ile dünya balık üretiminde 35. sırada yer alıyor. Dünyanın 2030'da 160 milyon ton balık ihtiyacı var. Avcılık yoluyla elde edilecek miktar 100 milyon ton. 60 milyon ton açık var. Türkiye balıkçılık sektörüne gereken önemi vererek bu pazardan çok ciddi gelir elde edebilir.
Burada ihtiyaç duyulan finansman desteği devlet tarafından sağlanırken, soğuk hava depoları, ucuz mazot desteği ile balıkçılık sektörü desteklenecek ve deniz ürünlerine dayalı sanayi de bu kapsamda ele alınacaktır.
5- Anadolu Ajansı (A.A), 08.06.2004
6- Akın Önder, Muğla Su Ürünleri Yetiştiricileri Birliği, 19.09.2004, A.A