Milli Ekonomi Modeli
Prof. Dr. Haydar Baş

HAYVANCILIK

Bugün ve gelecekte önemi değişmeyecek konula­rın başında yeterli ve dengeli beslenme gelmektedir. Bu açıdan bakıldığında hayvansal ürünler taşıdıkları özellikler nedeniyle vazgeçilmez bir konumdadır. Hayvancılık aynı zamanda yeni nesillerin sağlıklı ge­lişmesi bakımından, orta ve uzun vadede milletlerin gelişimini etkileyen stratejik bir sektördür.

Gelişmiş ülkelerin birçoğunda hayvancılık ileri ko­numdadır. Günümüzde ülkelerin gelişmişlik düzeyle­rinin belirlenmesinde kullanılan kriterlerden birisi de kişi başına tüketilen hayvansal ürünler miktarıdır. in­sanların yeterli ve dengeli beslenmesinde önemli rolü bulunan hayvancılık sektörü;

* Ulusal geliri ve istihdamı artırmak,

* Et, süt, tekstil, deri, kozmetik ve ilaç sanayi dalla­rına hammadde sağlamak ve dengeli kalkınmaya kat­kıda bulunmak,

* Kırsal alandaki açık ve gizli işsizliği azaltmak ve önlemek,

* Kalkınma ve sanayileşme finansmanını öz kay­naklara dayandırmak,

* ihracat yoluyla döviz gelirlerini artırmak,

* Göç olaylarını ve bunun ortaya çıkardığı sosyal sıkıntıları azaltmak ve önlemek gibi önemli ekonomik ve sosyal fonksiyonlara sahiptir.

Türkiye'de hayvancılık sektörü denildiğinde ilk ak­lımıza sığırcılık gelir.

1980'lerin başında Türkiye'de 16 milyon adet sığır bulunuyordu. 1990'larda bu rakam 11 milyona düştü. 2002'de ise toplam sığır sayısı 10 milyona indi. Ko­yun varlığımız ise 1995 yılında 34 milyon iken, 2002'de bu rakam 25 milyona inmiştir. Dolayısıyla ö­zellikle et ve süt ürünleri üreten firmalar hammadde bulmakta sıkıntı çekmişlerdir. Yaşanan bu sıkıntılar et ve süt sektöründe fiyatları diğer ülkelere göre yüksek düzeye çıkartmış, dolayısıyla fiyatlar yükselince kişi başına düşen et ve süt tüketimi de düşmüştür.

Milli Ekonomi Modeli diğer doğal kaynaklarda ol­duğu gibi, özellikle tarım kesimindeki bakış açısını hayvancılık alanında da korumaktadır. Bugün yanlış politikalar ile bitme noktasına getirilen hayvancılığın yeniden ayağa kaldırılması için öncelikle üreticiye sı­fır faizli kredi verilerek gerek yem desteği, gerekse yüksek fiyat alım garantisi ile hayvancılık sektörü desteklenmelidir.

Devlet bir taraftan hayvancılığın gelişmesi için üre­ticiye sıfır faizli kredi vererek finansal problemleri aş­malı, diğer taraftan gerekli olan teknik bilgi ve tekno­lojiyi üreticisi ile buluşturmalıdır. Fiyatların belirlen­mesine devlet müdahale ederek etkin rol almalıdır.

Doğrudan gelir desteği dışında üretim teşvikleri, si­gortalar ve ıslah çalışmaları olmalıdır. ithalata sınırla­malar getirilmeli, kaçak et girişlerinin önü kesilmeli­dir. Yerli üretici hem yurt içinde, hem yurt dışında desteklenmelidir.

Gerek tarım ve gerekse hayvancılıkta devletin yük­sek fiyat alım garanti ile üreticiyi desteklemesi, tüketicinin bu ürünleri pahalı fiyattan elde etmesi anlamına gelmemektedir. Çünkü ürün destek fiyatları piyasa fiyatlarına ilave olarak devlet tarafından finanse edilecektir.

Örneğin AB'nde et üreticisi, pazarda sattığı her kilo et için devletten ayrıca destekleme ücreti almaktadır. Dolayısıyla üretici, ürününü ister özel sektöre, isterse devlete satsın bu desteklemelerden istifade edecektir.