Milli Ekonomi Modeli
Prof. Dr. Haydar Baş

MİLLİ EKONOMİ MODELİ'NDE GELİR DAĞILIMI

Milli Ekonomi Modeli'nin paraya ve devlete getir­diği tarif ve yüklediği görevler, mevcut ekonomi mo­dellerinin gelir dağılımının bozulmasına sebep olan bakış açılarının dışında yepyeni bir mahiyet arz et­mektedir.Devletin asli görevlerinden biri de senyoraj hakkını kullanarak, ülke içinde yeterli miktarda yerli paranın bulunmasına ve piyasalara hâkim olmasına, imkan sağlamasıdır. Böylece milletin emeği sayesinde elde edilen gelir, sosyal devlet projesi ile yine millete hiz­met olarak aktarılacağı için elde edilen gelirin hem ül­ke topraklarında kalması, hem de herkesin istifade e­debileceği şekilde adilane bölüşülmesine imkan tanı­yacaktır. Bu sebeple Merkez Bankası'nın, IMF'nin değil, milleti temsil eden siyasi güç tarafından yönetil­mesi şarttır.
 
Yine devlet, piyasaları düzenleyen hakem rolünü üstlenerek, piyasaların belli başlı küresel güçlerin de­netimine geçmesini önlemelidir.
 
Serbest piyasa adı altında piyasaların dolayısı ile elde edilen gelirlerin belli global güçlerin kontrolüne geçmesine müsaade etmeyen devlet­ler, hem kaynakları, hem de parayı serbest hale getirerek bireylere fırsat eşitliği tanıdığı gibi elde edilecek gelirlerin adil paylaşımını sağlayacaktır.
 
İsteyen herkese proje mukabili faizsiz kredile­rin verilmesi paranın tekelleşmesini önleyeceği gibi, milli gelirin de adil bir şekilde dağıtılması­na sebep olacaktır.
 
Para ulaşılamaz bir nesne olmaktan çıkarılıp her­kesin istifadesine sunulursa kaynak dağılımı geniş bir tabana yayılacaktır. Üretimle oluşturulacak gelir de geniş halk kitleleri arasında adil bir şekilde bölü-şülecektir.
 
Milli Ekonomi Modeli'nde devlet, vatandaşları­nın gıda, barınma, eğitim, sağlık, güvenlik gibi temel ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlüdür. Bu haklar doğumla kazanılır. Bir insanın üretim kabiliyeti ol­sun veya olmasın her yaşta tüketim hakkına sahiptir. Bu insan olarak dünyaya gelmesinin sonucudur.
 
Bu amaçla devlet, emisyon hacmini artırmak sure­tiyle, proje karşılığında üretimi teşvik ettiği gibi, sos­yal devlet olmasının gereği olarak tüketici kesimini destekleyerek gelirin adil bir şekilde dağılımını sağlar.
 
Ev hanımlarını emekli etmek, yeni doğan her ço­cuğa, işsizlere ve kimsesiz yaşlılara maaş vermek, öğrencilere karşılıksız burs vermek gibi insanlara doğrudan gelir desteği sağlanması, tüketim kabili­yeti olmayan kesimlere ihtiyaçlarını karşılama fırsa­tı verecektir. Ayrıca eksik kalan talebi tamamlayacak ve gelir dağılımında dengeyi sağlayacaktır.
 
Sosyal devlet anlayışı, alt gelir grubuna ait insanları, üst gelir grubuna ait insanların hayat standardına yaklaş­tırarak aradaki açığı kapatmaktadır. Böylece fertler ara­sındaki servet ve gelir uçurumları kapatılacağı gibi in­sanların birliği ve beraberliği de gerçek anlamda sağla­nacaktır. Toplumdaki gelir farklılığı insanların meslekle­ri ve kabiliyetleriyle ilgili bir detaya dönüşecektir.
 
Milli Ekonomi Modeli'nde gelir düzeyinde uçu­rumlar yerine toplumun en üst gelir grubu ile en alt gelir grubu arasında belli bir denge olacak, asla açlık sınırının altında yaşayan insanlarla, aynı an­da tüketim çılgınlığı bir anda olmayacaktır. İnsan onuruna yakışmayan tablolar sona erecek, çöplük­lerde gıda arayan insan manzaraları tarih olacaktır.
 
Milli Ekonomi Modeli'nin vergi politikası ise gelir dağılımını düzelten pratik uygulamalarıyla alt gelir grubunda bulunan insanları koruyan bir yapı­ya sahiptir. Özellikle tüketim üzerinden tahsil edi­len dolaylı vergiler, dar gelirli insanların gelirini daha da düşürerek üst gelir grubuna mensup fert­lerle aradaki gelir farkını daha da açmaktadır.
 
Yıllık geliri 100 000 YTL'nin altında olan ke­simden vergiyi kaldıran vergi politikası, sosyal devlet anlayışı ile birlikte uygulandığında dar gelir­li kesim her iki açıdan da desteklenecektir. Böylece hem dar gelirli kesimin gelir düzeyi yükseltilerek istenilen seviyeye çıkarılacak, hem de bu kesimin istenilen düzeylerde tüketmesi, üretici için ihtiyaç duyulan pazarın da oluşmasını sağlayacaktır.