Bu eser sadece Türkiye için değil, tüm dünya içindir
XX. yüzyılının ikinci yarısında iktisat biliminde, teoride kendisine zıt olan anlayışları devre dışı bırakan, Batı devletleri kontrolü altında olan ülkelerin devlet iktisat politikasını oluşturan ve bu ülke gençlerinin üniversite kitaplarında okutulan liberalmonetarist anlayışının tartışılmaz tekeli oluşmuştur. Bu anlayışa ters düşen tüm teori ve araştırmalar, problem ve sonuçlar bilim adamlarının, siyasi ve öğrencilerin dikkatlerinden değişik yollarla perde ediliyor, tali, önemi olmayan istisnalar, ya da "iktisadın" temel kanununa ek olarak gösteriliyor. Böylelikle, "bilimin temel binası", iktisat biliminin "mainstre-am"i, yeryüzündeki çoğunluğunun hayatı için çoktan derin problem ve tehlike haline gelmiş sosyalekonomik hayat sorunlarını ve gerçeklerini kısmen yansıtıcısı, gerçek sorunları göz ardı edicisi haline geliyor. Gerçek, li-beraliktisat bilimi altından akıp gidiyor.
Günümüzün sorunları ise, iktisadi ve siyasi merkezlerin ve taşranın, parasalmali alanın ve gerçek sektörün iletişimi, çağdaş ekonomide devletin, tekelin ve rekabetin rolü vesairedir. Şu anda değişik ülkelerde, "herkes tarafından kabul edilen gerçek" halini alan ve hakim olan teorik modellerin ve önerilerin temelinde yatan birçok ekollerin "aksiyomların" yeniden gözden geçirilmesini gerektiren daha fazla yeni yaklaşım ve çalışmalar ortaya çıkmaya başlamıştır.
Ancak iktisat politikasında alternatif teorinin ve alternatif mefhumun oluşması için bu yeni girişimlerin bir araya getirilme ihtiyacı şiddetle hissedilmektedir. Prof. Dr. Haydar Baş'ın kitabı bu sorunun çözülmesi için ciddi bir katkıdır ve çalışmanın büyük değeri bundan kaynaklanmaktadır.
Birçok İslam takipçisinin O'nu kendi öğretmeni olarak gören, derin inanca sahip şahsın iktisat gibi, dünyevi bilim dalında parlayıvermesi tesadüf değildir. İşin aslı şu ki, çağdaş iktisat teorisi ve oluşmuş dünya ekonomisi sistemi bireyin ve toplumun hedefi olarak sadece maddi ve parasal teşvik ve amaçları ele almaktadırlar. Bu kategoriler sisteminde ise insanlığın önünde duran sorunların, özellikle de ekonomi alanında olan sorunların çözümü hiçbir şekilde yoktur.
İnsanlığın ilkel fizyolojik ihtiyaçların gidermesini gittikçe kolaylaştıran teknik ve üretim organizasyonu gelişimi iktisadi süreçlerin ekonomi dışı unsurlara; siyasi, sosyal ve ilk önce geniş manasıyla manevi şartlara radikal olarak bağlı olduğu gerçeği ortaya çıkarmaktadır. Prof. Dr. Haydar Baş "Toplumun pozitif ya da negatif durumu bu toplumu oluşturan insanların iç tabiatının doğrudan yansımasıdır" diye yazmaktadır.
Toplumun yapısı ve iktisadi ilişkiler ne kadar rasyonel gözükürse gözüksün, onların halkın refah seviyesini yükseltmesi ve etkisi, toplumun manevi beraberliğini esas almaları ve toplum fertlerinin çoğunun ve elit temsilcilerin bu ilişki ve yapının adil olduğuna inanmaları ve topluma değer vermeleri ile mümkün olmaktadır. Tarih boyunca insanlık bu kanaate varmıştır. Toplumun manevi beraberliğin temelinde dini inanç veya vatanperverlik veya mutlu topluluk kurma düşüncesi yatmaktadır.
Eğer toplumun manevi temelinde herhangi nedenlerle bozulma gerçekleşirse, toplumum tüm sosyal enstitülerinde ve onları destekleyen mekanizmalarda taklitçilik başlıyor. Hem ahlak, hem adliye hukuk sistemi, hem hakimiyet kurumların oluşmasındaki demokratik tarz, hem medya ülkenin ve ülke toplumunun çoğunun çıkarlarını temin etmemeye başlıyor.
Mali kaynaklara sahip olan ve bu sosyal sistemin egemenliğini ele geçiren az sayıdaki sosyal grupların ve klanların elinde malzeme haline geliyor. Ülkenin manevi beraberliği önemilidir, o olmadan devlet etkisiz hale gelmektedir.
Milli Ekonomi Modeli'nin istisnai önemli ilkesi, her sosyal grubun maddi refah seviyesinden toplum ve devletin sorumlu olmasıdır. Bu ilke, devletin iktisada katkısını minimize etme liberal ideoloji yaklaşımını reddetmektedir.
Piyasa ve rekabet güçleri, yazarın anlattığı yapısal eşitsizlikleri (Prof. Dr. Haydar Baş'ın terimiyle, yapısal açıkları) tek başına düzeltemezler. Bunu ancak güçlü ve bağımsız devlet yapabilir.
Parasal-mali kaynakların çok az sayıda olan zengin banka gruplarının, mali-siyasi klanların ve cemiyetlerin ellerinde bilinçli olarak birikmesi Dünya Ekonomisi için (ve bütün sosyal-politik alanın istikrar-lığının korunması için) en büyük tehlike olduğunu Prof. Dr. Haydar Baş görmektedir.
Global problemlerle uğraşan birçok iktisatçı ve siyaset bilimcisi, önceden belirtilmiş olan postulatlara açıklama bulma amacıyla değil de, gerçekten şimdiki basit olmayan dünyada olan biten hakikatleri öğrenmek isteyenler aynı fikirde olacaklarını düşünüyorum.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın sonucuna göre: " Bugün Dünya Ekonomisinin gerçek yöneticileri üreticiler değil, global maliyecilerdir. Şu anda, onların iktisadi ve siyasi etkilerinin güçlenmesini ancak en azından düşünce açısından, yapı olarak milletin yararı ve ekonomik büyümenin doğrultusunda hareket eden devletler engelleyebilir."
Kitapta çok önemli sorun ele alınmaktadır, paranın ürün alanından direktif olarak çekilerek mali spekülasyon alanında yoğunlaşması, fazladan harcanması ve onların siyasi sorunların giderilmesi için kullanılması sorunu ve saire. Böyle paranın çekilmesi ve sermayenin yurtdışına akması sonucunda üretimin ne kadar küçük miktarlara düştüğünü ve ülkenin potansiyel ekonomisini yıktığını Rusya'nın 90. yıllarda gösterdiği bariz örnekte görmekteyiz.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın kitabının asıl değeri, tekrarlamak istiyorum ki, şu anda iktisat biliminde hakim olan liberal görüşe ve (çoğu zaman alternatifsiz diye sunulan) liberal teoriye alternatif olan yeni görüşün oluşmasında temel atmaktadır. Bu kitap tabii ki sadece Türkiye için değil, tüm iktisat bilimi için ve ilk sırada "Batı olmayan" tüm ülkeler için çok büyük önem taşımaktadır. Bu kitabın meşhur olması ve geniş kitle için, iktisatçılar, siyaset bilicileri ve diğer sosyal bilim uzmanları için, aynı zamanda politikacı, üniversite öğrencileri ve öğretmenleri için ulaşılır olması çok önemlidir. Hizmetin fikir ve önerileri genişçe istişare edilmeli, konuşmalı, başka uzmanların fikirleri ile mukayese edilmeli, netleştirmeli ve başka meşhur iktisatçı uzmanların fikirleri gibi geniş yayılma ve otorite bulmalıdır.
Prof. Dr. Viktor Volkonskiy
Rusya Bilimler Akademisi