Arz, firmaların herhangi bir maldan üretip satmayı planladıkları miktarları gösteren bir çeşit fonksiyondur.
Gerek arz, gerekse talep kavramları mikro analizin konusudur. Bilindiği üzere makro yorumlar esasında mikro analizler üzerine oturur.
Kapitalist anlayış genel ve kısmi denge analizleri yaparken fiyatların esnek olduğundan yola çıkmıştır. Bu sebeple çok basit bir mantıkla bir malın fiyatı pahalandığında onu üreten firmaların arz ettikleri miktar artacak, ancak talep edilen miktar azalacağı için piyasa kendi kendine dengeye ulaşacak kanaatine varılmıştır. Yani arz eğrisi pozitif eğimli artan bir doğru olarak tasarlanmıştır. Benzer mantıkla oluşturulan talep eğrisi sayesinde denge analizleri yapılarak buradan makro yorumlara ulaşılmıştır.
Gerçekte arz eğrisi neye bağlıdır, eğimi ne yöndedir?
Bir firmanın üretim miktarını belirleyen ürettiği malın fiyatı değildir. Bazen malın fiyatı düşer üretici üretim miktarını arttırabilir. Bazen de fiyat arttığı halde üretici kapasitesini kısabilir. Mesela maliyet enflasyonu olan bir ülkede ürünlerin fiyatları artacaktır.
Bu artıştan dolayı hiçbir üretici arz miktarını artırmayacak tersine azaltma yoluna dahi gidebilecektir.
Yine yoğun talep artışından dolayı piyasaya yeni üreticiler girdiği için rekabetten dolayı fiyatlar düşebilir ancak firmaların arz miktarları artabilir.
Peki, öyleyse arz eğrisini belirleyen nedir? Arzı belirleyen temel unsur taleptir. Eğer bir mamule olan talep artıyorsa arz eğrisi de artacaktır. Bunun tersi de doğrudur. Eğer bir ürüne olan talep azalıyorsa üretim miktarı da otomatikman azalacaktır.
Örneğin siz yumurta üreticisisiniz. pazarda talep edilen yumurta miktarı 10 adet olsun bu miktar 11 adete çıkmadığı sürece siz pazara daha fazla yumurta getirmezsiniz. Yani yumurta fiyatları artsa bile sizin pazara getireceğiniz yumurta miktarını talep miktarı belirleyecektir. Bu sebeple arz miktarının belirlenmesinde mamulün fiyatının direkt olarak etkisi yoktur.
İlk çıktığında elektronik eşya fiyatları yüksek olduğu halde üretim miktarları düşüktür, daha sonra talep arttığı için üretim miktarları artarken zaman içerisinde fiyatlar da düşer. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Daha önce ifade ettiğimiz üzere bazen üretim artarken fiyatlar düşer, bazen yerinde kalır, bazen de artar. Bu fiyat değişikliklerini arz miktarında meydana gelen değişikliklerle ilişkilendirmek ise mümkün değildir.
Burada son derece önemli bir nokta var, o da fiyatlarda meydana gelecek değişikliklerin arz ve talep dengesini belirlemede yeterli olmayacağı gerçeğidir.
Arz ve talep oranı piyasa fiyatlarını belirler, ancak piyasa fiyatları tek başına arz ve talep denge düzeyini belirleyemez.
Genel denge grafiğimiz Grafik-7 gibi olacaktır.
Talep arttıkça arz da aynı oranda artacaktır. Burada akla şöyle bir soru gelebilir: Peki, öyleyse piyasa fiyatlarını belirleyen ne olacaktır? Bu konuya değer analizimizde değineceğiz ancak şunu belirtelim ki bir mamulün bir normal değeri vardır, bir de piyasadaki fiyatı vardır. Piyasa fiyatı arz ve talep arasındaki orana bağlı olarak belirlenir.
Tekrar aşağıdaki grafiğe dönersek, eğer piyasada yeterli miktarda arz yoksa 8. grafikte görüldüğü gibi arz ortaya çıkacaktır. Eğer talep artmaya devam ederse -ki gelir artışı bunu rahatlıkla sağlayabilir- bu durumda arz talep eğrisinin sanki eğimi artmışçasına bir değişiklik olduğunu görebiliriz. Bu 45 dereceden daha fazla olan açı fazlalığının tanjantı kadar bir fiyat artışı olacaktır.
Bu fiyat artışının olması toplumun gelir düzeyine göre kısmen talep daralmasına sebep olması mümkündür. Ancak hiçbir zaman bu artışın tekrar eski konumuna talep daralmasından dolayı gelmesi mümkün değildir.
9. grafikte olduğu gibi eğer çeşitli sebeplerden dolayı, mesela piyasa talebinin üreticiler tarafından tam hesaplanamaması veya gelecekteki olumlu havaya dayanılarak yapılan fazla üretim miktarı sonucu bu sefer arz sağa kayar. Ortaya çıkan yeni eğrinin 45 dereceden farkının tanjantı da bize fiyat azalmasını verir.
Bu grafikleri çoğaltmak mümkündür. Ancak bu analizlerde altını çizmemiz gereken önemli noktalar var.
Eğer piyasada oluşan talep miktarını karşılayacak miktarda arz sağlanırsa ekonomiler için sürekli büyüme olacaktır.
Yani sürekli büyümenin olduğu düzey ekonominin denge konumunu koruduğu düzeydir.
Fiyatlar genel seviyesinde meydana gelen değişiklik bazen talep fazlasından, bazen maliyet farklarından ortaya çıkar; bu değişikliklerin her ikisi de talep üzerinde tek başlarına etkili olmadığı için fiyat değişiklikleri tek başına dengeyi sağlamazlar.,
Fiyat değişiklikleri sadece doğrudan talep üzerinde etkilidir. Ancak dolaylı olarak arz üzerinde talep vasıtası ile etkili olabilir.
Sistemi denge konumundan uzaklaştıran güç, sistemin kendi içinde dengelenerek absorbe edilemez. Yani tek başına bırakılan sistem kendi kendine dengeye ulaşamaz. Muhakkak bir dış müdahale ile sistem dengeye getirilmelidir. Başka bir ifade ile; eğer fiyatlarda bir artış varsa ve bu talep artışından kaynaklanıyorsa, fiyat artışı talebi kısıp sistemi yeniden dengeye getiremez.
Serbest piyasa ve liberal anlayışların mikro temellerini oluşturmak mümkün değildir. Gerçek olan dış destek ile dengeye gelebilecek ve her kesimin hakkını koruyabilecek olan ekonomi modelidir.